HAKKARİ VALİLİĞİNİN HER TÜRLÜ EYLEM VE ETKİNLİKLERİN YASAKLANMASINA İLİŞKİN KARARININ YÜRÜTMESİNİN DURDURULMASI İPTALİ DAVASI AÇTIK
Tarih: 6.07.2022| Okunma Sayısı: 199

"VAN NÖBETÇİ İDARE MAHKEMESİNE
GÖNDERİLMEK ÜZERE
YÜKSEKOVA NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE
YÜRÜTMEYİ DURDURMA İSTEMLİDİR
DAVACI: Hakkari Barosu Başkanlığı
VEKİLİ : Av. Ergün CANAN
DAVALI : Hakkari Valiliği -HAKKARİ
D. KONUSU: Hakkari Valiliğinin 03.07.2022 tarihinden geçerli 17.07.2022 tarihi de dahil olmak üzere (15) gün süre ile Hakkari ili coğrafi sınırları içerisinde açık alanlarda düzenlenecek gösteri yürüyüşü, açık hava toplantısı, basın açıklaması, oturma eylemi, stant açma vb. her türlü eylem ve etkinliklerin YASAKLANMASINA ilişkin kararın öncelikle yürütmesinin durdurulması ile iptali istemidir.
ÖĞRENME TARİHİ: 02.07.2022
AÇIKLAMALAR VE HUKUKSAL DEĞERLENDİRME;
1-) Hakkari Valiliği, 03.07.2022 tarihinden geçerli 17.07.2022 tarihi de dahil olmak üzere (15) gün süre ile Hakkari ili coğrafi sınırları içerisinde açık alanlarda düzenlenecek gösteri yürüyüşü, açık hava toplantısı, basın açıklaması, oturma eylemi, stant açma vb. her türlü eylem ve etkinliklerin YASAKLANMASINA kararı vermiş ve bu yasaklama kararını internet sitesinde kamuoyuna 02/07/2022 tarihinde ilan etmiştir.
2-) 10.5.2001 günlü, 24398 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 4667 sayılı Yasa
ile 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 76. maddesinde değişiklik yapılarak; Barolar, avukatlık
mesleğini geliştirmek, meslek mensuplarının birbirleri ve iş sahipleri ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü
ve güveni sağlamak, meslek düzenini, ahlakını, saygınlığını, hukukun üstünlüğünü, insan
haklarını savunmak ve korumak, avukatların ortak ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla tüm
çalışmaları yürüten, tüzel kişiliği bulunan, çalışmalarını demokratik ilkelere göre sürdüren kamu
kurumu niteliğinde meslek kuruluşu olarak tanımlanmış, aynı Yasanın Baro Yönetim Kurulu'nun
görevlerinin düzenlendiği 95. maddesine yine 4667 sayılı Yasayla eklenen 21. bentte de, yönetim
kurulunun, hukukun üstünlüğünü ve insan haklarını savunmak, korumak ve bu kavramlara
işlerlik kazandırmakla görevli olduğu belirtilmiştir.
3-) Davalı idarece alınan dava konusu yasaklama kararının; müvekkil Baro Başkanlığının düzenleyeceği birtakım toplantı, etkinlik ve basın açıklamalarını da kapsaması ve bunun yanında yukarıda belirtilen mevzuat uyarınca Hakkari ilinde yaşayan bütün yurttaşların temel anayasal haklarından olan Anayasa’nın 26.maddesinde düzenlenen İfade Özgürlüğü ile 34.maddesinde düzenlenen Toplantı ve Gösteri Yürüyüş
Hakkı ve AİHS’nin 10 ve 11.maddelerinde düzenlenen İfade Özgürlüğü Hakkı ile Toplantı ve Örgütlenme Özgürlüklerini sistematik olarak ihlal etmesi karşısında işbu davayı açma zorunluluğu doğmuştur.
4-) Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı Anayasanın Kişinin Hakları ve Ödevleri başlıklı ikinci kısmında 34’üncü maddede düzenlenmiştir. Anılan maddenin birinci fıkrasına göre, “Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir” Bu çerçevede toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleyecek herkes izin almaksızın toplantı ve gösteri yürüyüşü yapabilmektedir. Aynı maddenin ikinci fıkrasında, “Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı ancak, millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlığın ve genel ahlâkın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla ve kanunla sınırlanabilir.” hükmüne yer verilerek herkesin sınırsız bir şekilde toplantı ve gösteri yürüyüş hakkının olmayacağı belirtilmiş ve buna ilişkin düzenlemelerin de ne şekilde olacağı adı anılan maddenin üçüncü fıkrasında “Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunda gösterilir.” hükmüyle düzenlenmiştir. Bu doğrultuda Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu çıkarılmış olup ilgili kanunun 3’üncü maddesinde Anayasada hüküm altına alınan “Herkes, önceden izin almaksızın, bu kanun hükümlerine göre silahsız ve saldırısız olarak kanunların suç saymadığı belirli amaçlarla toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir.” maddesine yeniden yer verilmiştir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 10. maddesi ifade özgürlüğünü şu şekilde düzenlemektedir: “1. Herkes ifade özgürlüğü hakkına sahiptir. Bu hak, kamu makamlarının müdahalesi olmaksızın ve ülke sınırları gözetilmeksizin, kanaat özgürlüğünü ve haber ve görüş alma ve de verme özgürlüğünü de kapsar. Bu madde, Devletlerin radyo, televizyon ve sinema işletmelerini bir izin rejimine tabi tutmalarına engel değildir. 2. Görev ve sorumluluklar da yükleyen bu özgürlüklerin kullanılması, yasayla öngörülen ve demokratik bir toplumda ulusal güvenliğin, toprak bütünlüğünün veya kamu güvenliğinin korunması, kamu düzeninin sağlanması ve suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın, başkalarının şöhret ve haklarının korunması, gizli bilgilerin yayılmasının önlenmesi veya yargı erkinin yetki ve tarafsızlığının güvence altına alınması için gerekli olan bazı formaliteler, koşullar, sınırlamalar veya yaptırımlara tabi tutulabilir.” Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 11. Maddesi Dernek Kurma ve Toplantı Özgürlüğünü şu şekilde düzenlemektedir. “1. Herkes asayişi bozmayan toplantılar yapmak, dernek kurmak, ayrıca çıkarlarını korumak için başkalarıyla birlikte sendikalar kurmak ve sendikalara katılmak haklarına sahiptir. 2. Bu hakların kullanılması, demokratik bir toplumda zorunlu tedbirler niteliğinde olarak, ulusal güvenliğin, kamu emniyetinin korunması, kamu düzeninin sağlanması ve suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amaçlarıyla ve ancak yasayla sınırlanabilir. Bu madde, bu hakların kullanılmasında silahlı kuvvetler, kolluk mensupları veya devletin idare mekanizmasında görevli olanlar hakkında meşru sınırlamalar konmasına engel değildir.”
5-) Alınan yasaklama kararının somut bir yasal dayanağı ve yukarıda belirtilen temel mevzuat ile uyarlılığı bulunmamaktadır. Davalı web sitesinde yayınladığı yasaklama kararında yasaklama kararının dayanak mevzuatı bile gerekçe yapmamıştır. Bütünüyle sübjektif yorumlarla ve varsayımlarla temel hakların kullanılmasının yasaklama kararı amaç, sebep ve yetki bakımından da hukuka aykırı olup iptali gerekir. Hukuksal korumayı sağlayacak olan da devlettir. Gerçekten de düşünceyi açıklama özgürlüğünün gerçekleştirilmesinde devletin etkin bir işlevi söz konusudur. Dahası devlet, çoğulcu demokratik ilkeler çerçevesinde kendisinin koyduğu normlara uygun düşünmemeyi de güvenceye almalıdır. Bu bağlamda, bireyin düşüncesinin oluşum evresinde gerekli düzenlemeleri yapmanın yanı sıra devlet; düşüncesinden ötürü kınanmamak ve düşüncesini açıklamak ve yaymak ile nihayet meşru sınırlar içinde düşüncesine uygun davranışlarda bulunabileceği ortamı bireylere sağlamakla yükümlüdür. Dolayısıyla devletin biri pozitif, diğeri negatif olmak üzere iki tür yükümlülüğü bulunduğu ortaya çıkmaktadır. Pozitif yükümlülüğü uyarınca devlet, bu özgürlüğün yaşanabileceği ortamı hazırlamak; negatif yükümlülüğü gereğince de kabul edilen sınırları içerisinde bu özgürlüğün kullanılmasına müdahale etmemek durumundadır. “Toplanma özgürlüğü”, çağdaş toplumlarda “düşünceyi açıklama ve bilgi edinme” özgürlüğünün bir uzantısıdır, bu özgürlüğün önemli bir gerçekleşme aracıdır. Toplanma, kişilerin, görüşlerini açıklamak, fikirlerinde bulunmak için, özel veya kamuya ait, açık veya kapalı bir alanda bir araya gelmelerini ifade eder. Devletler, bireylerin, barışçı metodlarla, şiddete başvurmaksızın toplanma hakkını kullanabilmelerini sağlamakla, bu amaca yönelik gerekli önlemleri almakla yükümlüdürler.
Devletler, özellikle kamu alanlarında yapılacak toplantıları, belirli şartlara ve ön izne bağlayabilirler. Devletler toplantının barışçı karakterini sağlamak üzere gerekli önlemleri almak hak ve yetkisine sahiptir. Barışçı metotlarla yapılacak bir toplantının, şiddete dayanan karşı girişimlere sebep olması olasılığı toplanma hakkını ortadan kaldırmaz. Yasalara uygun olarak toplanma hakkını kullanan grupları devletler, diğer kişi veya grupların şiddete dayalı müdahalelerine karşı korumakla görevlidirler. Demokratik bir rejimde, karşı gösteride bulunma hakkı, gösteri özgürlüğünü paralize edecek, ortadan kaldıracak bir biçimde kullanılamaz.
6-) Anayasa’nın 34. maddesinin 2. ve 3. fıkraları çerçevesinde, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının belirli şartlarda kanunla sınırlandırılabileceği ve yine toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının kullanılmasında uygulanacak usul, şekil ve şartların kanunla düzenlenebileceği açıkça hüküm altına alınmıştır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), düşünceyi açıklama özgürlüğünü, demokratik toplumların ilerlemesi ve her ferdin gelişimi için temel koşullardan birini oluşturduğu şeklinde nitelendirmiştir. Bundan dolayı ifade özgürlüğünün, demokratik bir sistemin ön şartı olduğu söylenebilir. Yeni ve daha iyi fikirlerin ortaya çıkmasının zeminini ifade özgürlüğü oluşturmaktadır. Yeni düşünce ve taleplerin dile getirilmesi, mevcut sistemin kusurlarını ortaya çıkarmakta, yanlış uygulamaların ortadan kaldırılmasını sağlayarak toplumsal gelişmeye katkıda bulunmaktadır. Birbirinden farklı çeşitli fikirlerin olması ve bunların özgürce tartışılması, bireylere farklı düşünceler arasında seçim yapma olanağı sunmaktadır. Diğer yandan, demokratik bir ülkede ifade özgürlüğü kadar ifadenin sınırlarının olması da doğal karşılanmalıdır. Ancak bu sınırlamanın sınırları da açıkça çizilmelidir. Çünkü ifade özgürlüğünün sınırlandırılması, diğer birçok özgürlüğün dolaylı olarak sınırlandırılması sonucunu doğurmaktadır. Davalı idare, yasaklama kararında belirtilen gerekçelere ilişkin istihbari bilgiye sahip ise idarenin görevi temel bir hakkın kullanımını kısıtlamak, yasaklamak veya kullanımını engellemek ya da imkansız hale getirmek değil aksine bu hakları barışçıl bir şekilde kullanmak isteyen yurttaşların güvenliğini ve bu haklarını özgürce kullanmalarını sağlamak ve bunun önündeki engelleri kaldırmaktır. Dolaysıyla kendi temel görevini yapmayarak hakların kullanımını yasaklamayı tercih etmesi hukuk devletinin gerekleriyle de uyumlu değildir. Anayasal bir hak olan Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü hakkı fiilen Van ilinde ortadan kaldırılmıştır. Davalı idare Anayasal temel bir hakkı ortadan kaldırarak suç işlemektedir.
7-) 15 Temmuz 2016’da başarısızlıkla sonuçlanan darbe girişimi sonrası 20 Temmuz 2016'da ilan edilen Olağanüstü Hal (OHAL) 7 kez uzatıldıktan sonra 17/07/2018 tarihinde tüm ülke genelinde kaldırılmış olup Hakkari Valiliğince Olağanüstü Hal Rejimi kapsamında uygulanan toplantı ve gösterilere ilişkin yasaklamaları sistematik olarak 30’ar günlük sürelerle ve en son pratiği olarak 7’şer günlük ve sonrasında yasaklama kararının bitimlerinde 15’er günlük sürelerle devam ettirilmiş ve en son olarak işbu davanın konusu yasaklama kararı da 15 günlük süreyi kapsayacak şekilde alınmıştır. Davalı alınan yasaklama kararını soyut bir kamu düzeni tehlikesine dayanarak tesis etmiştir. Kararın bu nedenle iptal edilmesi gerekir.
8-) Söz konusu davalı valilik yasaklama kararına yasal gerekçe sunmamıştır. Önceki yasaklama kararlarında 5442 ve 2111 sayılı yasalar yasaklamanın dayanağı olarak gösterilmekte iken bu sefer bu yasal dayanağa dahi ihtiyaç görülmemiştir. Yasaklama kararı bütünüyle keyfidir. 5442 sayılı İl İdaresi Kanununun 11/A-C maddesi ile 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununun 17. maddesine dayanılmış olması halinde bile söz konusu yasak kararı bu mevzuata aykırıdır. Dava konusu yasaklama kararının yukarıda belirtilen yasa gerekçeleriyle alınmış olması hukukla ve yasayla da uyarı değildir ve ayrıca Anayasa’nın 13.madesine de açıkça aykırıdır.
Anayasanın 13.maddesi;
MADDE 13.-Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.”
5442 sayılı İl İdaresi Kanununun 11/A-C maddesi;
Madde 11 – (1) A) Vali, il sınırları içinde bulunan genel ve özel bütün kolluk kuvvet ve teşkilatının amiridir. Suç işlenmesini önlemek, kamu düzen ve güvenini korumak için gereken tedbirleri alır. Bu maksatla Devletin genel ve özel kolluk kuvvetlerini istihdam eder, bu teşkilat amir ve memurları vali tarafından verilen emirleri derhal yerine getirmekle yükümlüdür.
C) İl sınırları içinde huzur ve güvenliğin, kişi dokunulmazlığının, tasarrufa müteallik emniyetin, kamu esenliğinin sağlanması ve önleyici kolluk yetkisi valinin ödev ve görevlerindendir. (Ek cümle: 25/7/2018-7145/1 md.) Bunları sağlamak için vali gereken karar ve tedbirleri alır. (Ek paragraf: 25/7/2018-7145/1 md.)
Vali, kamu düzeni veya güvenliğinin olağan hayatı durduracak veya kesintiye uğratacak şekilde bozulduğu ya da bozulacağına ilişkin ciddi belirtilerin bulunduğu hâllerde on beş günü geçmemek üzere ildeki belirli yerlere girişi ve çıkışı kamu düzeni ya da kamu güvenliğini bozabileceği şüphesi bulunan kişiler için sınırlayabilir; belli yerlerde veya saatlerde kişilerin dolaşmalarını, toplanmalarını, araçların seyirlerini düzenleyebilir veya kısıtlayabilir ve ruhsatlı da olsa her çeşit silah ve merminin taşınması ve naklini yasaklayabilir.
Görüldüğü üzere yasa açıkça 5442 sayılı İl İdaresi Kanununun 11/A-C maddesi açıkça bu tür bir yasaklama kararının alınması için kamu düzeni veya güvenliğinin olağan hayatı durduracak veya kesintiye uğratacak şekilde bozulduğu ya da bozulacağına ilişkin ciddi belirtilerin bulunduğu hallerde alınabileceğini düzenlemiştir. Yasal düzenlemeden de görüleceği üzere yasa Valilere toplantı ve gösteri yürüyüşlerini anayasal bir hakkın kullanımını ortadan kaldıracak şekilde bir yasaklama yetkisi vermemektedir. Dolaysıyla henüz vatandaşlarca veya STK’larca yapılmamış veya ilan edilmemiş bir toplantı ve gösteriyi önceden yasaklama işlemi yoklukla butlandır. Dava konusu yasaklama kararında somut bir veriye veya olaya dayanmadan idarece yapılan sübjektif yorumlara dayalı olarak yapıldığı ve sübjektif çıkarımlarla temel bir hak olan toplanma özgürlüğünün yasaklandığı görülmektedir. Yasaklama kararının muhtemel bir diğer gerekçesi de 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununun 17. maddesi olabilir ancak madde metninden de görüleceği üzere bu yasaya dayalı bir yasaklama kararı sadece belirli bir toplantıyı yasaklamaya yönelik olup davalı idarenin yasaklama gerekçesi ile örtüşmemektedir.
2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununun 17. Maddesi;
Madde 17 – (Değişik: 26/3/2002-4748/6 md.) Bölge valisi, vali veya kaymakam, millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlığın ve genel ahlâkın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla belirli bir toplantıyı bir ayı aşmamak üzere erteleyebilir veya suç işleneceğine dair açık ve yakın tehlike mevcut olması hâlinde yasaklayabilir. Valilik yasaklama kararı belirli bir toplantıya ait olmayıp Hakkari ili coğrafi sınırları içerisinde içeriğine ve amacına bakılmaksızın gerçek ve tüzel kişilerce açık alanlarda düzenlenecek yürüyüş, toplantı ve toplanmalar, basın açıklaması, oturma eylemi, stand açma vb. her türlü eylem ve etkinlikler için alınmıştır. Yasal dayanağı olmayan bu yasaklama kararının bu nedenle de iptali gerekir.
Yürütmeyi Durdurma İstemimiz Hakkında;
9-) Davalı idarenin yasaklama kararı, barışçıl toplantı hakkının kullanımına müdahale etmek için yeterli ve somut gerekçeler içermemektedir. Henüz kullanılmayan bir temel hakka ilişkin önceden soyut çıkarım ve beklentilerle, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına dolaysıyla ifade özgürlüğüne yapılan sistematik müdahale demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun bir müdahale olarak değerlendirilemez. Valiliğin açıkça Anayasaya ve ilgili yasalara aykırı olarak aldığı yasaklama kararları nedeniyle kolluk kamuya açık yerlerde basın açıklaması yapmak isteyen vatandaşların, siyasal partilerin, sendikaların, meslek örgütlerinin ve diğer sivil toplum örgütlerinin her türlü barışçıl toplantılarına TCK m.94’de düzenlenen işkence suçuna cevaz verecek şekilde orantısız ve ölçüsüz olarak müdahalelerde bulunmaktadır ve hatta bu yasaklar gerekçe gösterilerek milletvekillerinin halk ile bir araya gelmesine, milletvekillerinin seçmenleri ile toplumsal ve siyasal görüş ile tepkilerini paylaşılmasına ve hatta bir sokakta hareket etmelerine veya yürümelerine de engel olunmaktadır. Orantısız ve ölçüsüz kolluk müdahalelerine de dayanak yapılan bu yasaklama kararının Anayasa'nın 34. maddesinde güvence altına alınan toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına yapılmış ağır bir müdahale olduğu dikkate
alındığında açıkça hukuka aykırı olması ve alınan yasaklama kararının 15 günlük bir süreyi kapsaması ile uygulanması halinde telafisi imkansız zararların oluşacağı gerçeği karşısında idarenin savunması alınmaksızın derhal yürütmeyi durdurma kararı verilmesini talep etme ihtiyacı hasıl olmuştur.Yürütmenin durdurulması, kişilerin temel hak ve hürriyetlerini güvence altına alan, hukuk devleti prensibinin bir zorunluluğu olarak getirilen bir kurumdur. Hukuk devleti prensibinin güvencesi olarak görülen iptal davalarını, çoğunlukla manidar hale getiren de, idari yargı merciinden, açılmış olan bir iptal davasında, talep edilebilecek yürütmeyi durdurma kararlarıdır. Anayasal temel bir hakkın sistematik olarak ortadan kaldırılmış olması karşısında bu hususun YD kapsamında görülmeyerek uzun süreler davalıdan savunma beklendikten sonra ve üstelik söz konusu dava konusu yasaklama süresi sona erdikten sonra bu istemin klişe gerekçelerle reddedilmesi AİHS m.13’e aykırı olarak etkin başvuru yapma hakkını sistematik olarak ayrıca ihlal etmektedir. Sayın mahkemenizce bu hususlar gözetilerek davalı idareden savunma alınmaksızın (ki davalı idarece mahkemelere gönderilen savunmalar bütün davalar için aynı olup bu husus davalı savunmalarından görülebilir) derhal yürütmeyi durdurma istemimiz hakkında bir karar vermesini talep etmekteyiz.
DELİLLER:
Hakkari Valiliğinin 02.07.2022 tarihli yasaklama kararı ile sair her türlü yasal deliller.
HUKUKİ SEBEPLER:
AİHS, BM Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi, Anayasa, 2911 sayılı yasa, İYUK, Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesi içtihatları, Anayasa Mahkemesi içtihatları ile her türlü sair mevzuat hükmü.
SONUÇ VE İSTEM:
Yukarıda açıklamaya çalıştığımız ve mahkemenin de re’sen gözeteceği sair hususlar karşısında
davanın KABULÜ ile;
1-) Davaya konu işlemin açıkça hukuka aykırı olması ve uygulanması halinde telafisi imkansız
zararlara sebebiyet vermesi nedeniyle davalı idareden savunma alınmadan YÜRÜTMEYİ
DURDURMA KARARI VERİLMESİNİ,
2-) Dosyaya sunulması halinde her türlü bilgi ve belgenin (gizlilik dereceli olacaklar da dahil) tarafımıza tebliğine,
3-) Yukarıda açıklanan gerekçeler ve resen dikkate alınacak sair iptal sebepleri dikkate alınarak, dava konusu Hakkari Valiliğinin 02/07/2022 tarih ve bila sayılı yasaklama kararının Anayasa’nın 13., 26. ve 34.maddeleri ile AİHS’nin m.10 ve m.11 ışığında İPTALİNE KARAR VERİLMESİNİ;
4-) Tüm yargılama giderleri ile ücreti vekaletin karşı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini bilvekale saygılarımızla talep ederiz. 06.07.2022
Davacı Vekili
Av. Ergün CANAN
EKLER:
1. Onaylı-Harçlandırılmış Vekaletname Örneği ve Yetki Belgesi
2. Hakkari Valiliğince internet sitesinde yayınlanan 02/07/2022 tarihli yasaklama kararı

ETKİNLİK TAKVİMİ

Calendar
Title and navigation
Title and navigation
<<<Nisan 2024><<
Nisan 2024
 PSÇPCCP
1325262728293031
141234567
15891011121314
1615161718192021
1722232425262728
18293012345

16.04.2024
AV. ERGÜN CANAN
BARO BAŞKANI

BARO LEVHASI


© Web sitesi hizmeti Türkiye Barolar Birliği tarafından verilmektedir.